Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar |
Türk Nefroloji Derneği Başkanı |
|
|
|
Böbrek hastalığı prevalansı giderek artmaktadır. Bu durum bir taraftan demografik eğilimler nedeniyle gerçekleşmektedir. İnsanlar giderek yaşlanmakta olup, böbrek fonksiyonu kaybı bir ileri yaş belirtisidir. Aslında demografik eğilimler tek başına kronik böbrek hastalığındaki (KBH) yukarı tırmanan artışı açıklayamaz.
Şu anda gözlemlemekte olduğumuz konu, diyabet, yüksek kan basıncı ve obezite (adipositas) gibi, son yıllarda ve onlarca yıldır sanayileşmiş ülkelerde, kitlesel halde yayılan ‘refah toplumu hastalıkları’ için ödenecek bedeldir. KBH sıklıkla, son yıllarda insidansı büyük ölçüde artmış olan ve bildirilmemiş çok sayıda olgu olduğu için insidansı tam olarak tahmin edilemeyen hipertansiyon ve diyabetin, doğrudan bir sekeli olarak karşımıza çıkar.
Bu hastalıklar, özellikle yeterli düzeyde veya hiç tedavi edilmedikleri zaman, yıllar sonra kronik böbrek yetmezliğine neden olurlar. Dolayısıyla KBH’da görülen bu artış, artan sayıdaki diyabetli ve hipertansiyonlu hastanın anlık sonucu olarak değerlendirilebilir. Buradaki rahatsız edici unsur, bunun yalnızca buzdağının ucu olduğundan dolayı duymamız gereken korkudur.
|
Bunun nedeni, diyabet insidansının son yıllarda çok fazla artış göstermesidir. 2007 yılı rakamlarına göre tüm dünyadaki diyabetli sayısı 246 milyondur. 2025 yılında bu sayının, 380 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir [1] ve dolayısıyla, diyabetin yaygın bir sekeli olan kronik böbrek hastalığı insidansı da hızla artacaktır. Diyabet, ABD ve Avrupa’da SDBH’nın en yaygın nedeni haline gelmiştir.
Durum hipertansiyonda daha iyi değildir.
Hipertansiyon hastalık yükünün tüm dünyada 1.5 milyar kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir [2]. Hipertansiyon tedavisi alan hastaların kan basıncı kontrollerinin bazı ülkelerde (ör.; İngiltere veya İsveç) iyileşmekte olduğu görülürken, diğer ülkelerde halen daha kötü ortalama kan basıncı yönünde olumsuz bir eğilim söz konusudur [2]. İnsanların çoğu kan basınçlarının yüksek olduğunu fark etmemektedir ve bunu fark edenlerin çoğu ise, durumu ciddiye almamaktadır. Bu kişiler doktora gitmemekte veya antihipertansif ilaçlarını kullanmamaktadır, çünkü hipertansiyonu böbrek yetmezliği, kalp krizi veya inme gibi ağır sonuçları olan ciddi bir hastalık olarak adlandırmak yerine, bir ‘keyifsizlik’ hali olarak yok sayarlar.
|
Diyabeti ve hipertansiyonu olan kişiler, kronik böbrek hastalığı geliştirme açısından özellikle risk altındadır. Böbrek hastalıklarının erken tespit edilmesi, bu kişiler için özellikle çok değerlidir ve dolayısıyla, en az yılda bir defa olmak üzere test edilmeleri gerekmektedir. Hastalığın erken tespit edilmesi halinde, uzman tedavisi ile hastalığın durdurulması veya yavaşlatılması mümkündür.
Referanslar
[1] Sicree R., Shaw J, Zimmet P et al. “Diabetes and impaired glucose tolerance.” In: Diabetes Atlas, 3rd edition, D. Gan, Editor. 2006, International Diabetes Federation: Brussels. s. 15-109.
[2] http://www.eshonline.org
|