Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
 

 
 
Ayın Konusu
 
 
''Huzurevlerinde değil,kendi evlerinde yaşamak istiyorlar!''
 
 

 

Ankara Üniversitesi, Ankara Kalkınma Ajansı ve Medikal Turizm Derneği tarafından hazırlanan ,Türkiye'nin yaşlı profili ve yaşlı bakımıyla ilgili bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma olan "Ankara’da Yaşlanmanın Etkileri ile Yaşlı Bakımında Sürdürülebilir Politikalar ve Stratejiler Projesi" sonuçları açıklandı.

Uzm. Dr.Sinan İBİŞ Başkanlığında ,Ankara Kalkınma Ajansı destekleri, Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitelerinin işbirlikleri, Ankara Valiliği Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü katkıları ile hastaneler, bakım ve huzur evleri, yaşam destek merkezleri, üniversiteler ve tedarikçiler gibi geniş kurumsal katılımlı çalışmada 557 ayrı detaylı görüşme gerçekleştirildi.

Flavius Klinikleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Medikal Turizm Derneği Başkanı Uzm.Dr. Sinan İbiş proje hakkında bilgi verdi ve sonuçları değerlendirdi.

"Ankara Kalkınma Ajansı destekleri, Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitelerinin işbirlikleri, Ankara Valiliği Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü katkıları ile birlikte, hastaneler, bakım ve huzur evleri, yaşam destek merkezleri, üniversiteler ve tedarikçiler gibi geniş kurumsal katılımlı bir çalışma oldu. 557 ayrı detaylı görüşme gerçekleştirildi.Sonuçlar 180 sayfalık bir kitapta toplandı. Proje kapsamında 130 ilköğretim öğretmeni ile 52 huzurevi yöneticisine de bir seminer düzenlendi. Önümüzdeki aylarda da devam edecek bu seminerlerle, yaşlılar ile ilgili bakım süreçlerindeki hizmet sunucularının ve toplumsal duyarlılığın geliştirilerek, daha güçlü bir yaşam elde edilmesi amaçlıyoruz."

"Yaşlılar Kendi Evlerinde Yaşamak İstiyor"

Huzur evlerinde 60 yaş üzeri genç yaşlılarımızın % 65’inin eşini kaybetmiş olduğu, bu yaşlıların %15’inin ise çocuğu olmadığı, yaşlıların %85’nin ise çocuğunun olduğu belirlendi. Yaşlılarımızın; %57’si kendi evinde, % 40’ı huzurevinde, %2’si ise çocuklarıyla yaşamak istediğini belirtti. Bu oldukça ilgi çekici bir sonuç olarak karşımıza çıktı. Yaşlılarımız çocuklarının yanında değil, kendi evlerinde yaşamak istiyor.

 

Huzurevlerinde kalanların % 86'sının sosyal güvenceleri mevcut iken, yaklaşık yüzde 16'lık kısmının sosyal güvence dışında özel gelirlerinin bulunduğu tespit edildi. Bu durumda özellikle yaşlılar için akıllı evler ve bu evlerde uzaktan bakım hizmetleri ile mobil hizmetleri sunmak konusunda yerel yönetimlere büyük bir görev düşüyor.

''Genç yaşlıların tecrübe ve edinimlerini değerlendirmeliyiz.''

Huzurevlerinde kalan kişilerin genellikle kendi kendine yaşama yetisi olan kişilerden oluşuyor.60 yaş üzeri genç yaşlılarımız huzurevi imkanlarını daha çok barınma, yeme içme, kişisel ihtiyaçlar ve ilaç vs. gibi hususları karşılayan devlet çatısı olarak görüyor. 60 yaş sonrası kullanılmaması, geçmişteki edinimler yönünden değerlendirilmeyip yok sayılması, büyük bir kayıp. Bu edinimlerini genç nesillerle paylaşmalarını, sağlayarak yaşlılarımızın yaşamlarını da aktif tutabiliriz. Mutlu yaşam ile hastalıklarını büyük oranda önleyebiliriz.Yaşlı bakımında daha iyi bir seviyeye geçilmesini de bu şekilde sağlayabiliriz.

''Aile ziyaretleride çocuklarının ziyareti yetersiz.''

Huzur evlerinde kalan yaşlıların %80 oranında ziyaretçi olduğu, ancak bu ziyaretçiler içerisinde çocuklarının ziyaretlerinin % 38 düzeyinde olduğu, ziyaretlerin ise haftada bir kez olduğunu belirtenlerin oranı ise ziyaretler içerisinde %44 oranında görülüyor.

 

Huzur evlerinde en uzun yaşam sütesi 17 Yıl

Huzurevlerinde yaşlıların ortalama 5.5 yıldır huzur evlerinde yaşadıklarını ve en uzun yaşam süresinin ise 17 yıl olarak tespit edildi. huzurevlerinde kalan kişilerin genellikle kendi kendine yaşama yetisi olan kişilerden oluşuyor. Huzurevlerindeki yaşam ortamlarından genellikle %85 üzerinde memnunlar, sağlık hizmetlerinin verilişinde ise %49 oranında yeterli buluyor. Bu kişiler huzurevi imkanlarını daha çok barınma, yeme içme, kişisel ihtiyaçlar ve ilaç vs. gibi hususları karşılayan devlet çatısı olarak görüyor. Asında bu memnuniyet, gelişmiş ülkelerde sunulan birçok hizmet içeriği huzurevlerimizde henüz sunulmuyor ve yaşlılarında bu hususları bilmiyor.

''Aktif yaşam imkanları geliştirilmeli.''

Huzurevlerinde kalan yaşlıların yaklaşık %73 ‘ünün devamlı sağlık sorunları var.Bu sağlık sorunları içerisinde %50 ile diyabet başta olmak üzere yüksek tansiyon, kalp hastalığı, romatizmal hastalıklar ve astım hastalıkları görülüyor.Bu hastalıklar içerisinde özellikle diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, romatizma gibi hastalıklar yaşlıların aktif yaşam imkanlarının geliştirilmesi ile büyük oranda önlenebilir. Bunun içinde yaşlıların aktif ve uğraşılarla günlerini geçirecek yaşam imkanlarına sahip huzurevi modellerinin geliştirilmesine ihtiyaç var.

''Televizyon izleme oranı tüm gruplarda ön planda''

Sonuçlara baktığımızda %45,49 yaşlının fiziksel aktiviteleri ara sıra yaptıklarını, %32,72 oranında yaşlının fiziksel aktivite yapmadıklarını görüyoruz. Yaşlıların zamanlarını ne ile geçirdiklerini sorgulandığımızda,%66,18 ‘i arkadaşları ile sohbet ettiklerini, %46,69 oranında ise televizyon izleyerek zamanlarını geçirdiklerini ifade ediyor. İbni-Sina Hastanesine gelen yaşlarla yapılan çalışmada ise günlük işleri dışında %86.36 ’lık oranla televizyon seyrettikleri görülmüştür. Yaşlıların iletişiminde televizyonun tüm gruplarda ön plana çıktığını görüyoruz. Ancak televizyonlar reyting kaygıları nedeniyle yaşlılıkla ilgili konuları gündemlerine taşımıyorlar. Oysaki ülkemizdeki yaklaşık 6 milyon yaşlının dörtte üçünden fazlası televizyonu yaşamlarının önemli bir parçası olarak görüyor. Bu sabit izleyici kitlesinin televizyon yönetimlerince fark edilmesi gerekir.

Huzurevlerinde yaşlıların aktif yaşatılmasıyla ilgili egzersiz imkanlarının ve egzersize yöneltecek personel ve yaklaşımların olması gerekiyor. Yaşlıların yaşamsal algılarını ve becerilerini geliştirecek aktiviteler bulunmuyor. Adeta televizyonların karşısında hapsediliyor.Yaşlıların ve geleceğin bakımevleri modellerinde kişileri aktif ve zinde tutacak aktivitelerin huzurevlerinin olmazsa olmazları haline getirilmesi gerekiyor.

''Yaşam destek merkezinden uzaktan destek daha aktif sağlanmalı.''

Yaşam destek merkezi gibi uzaktan bakım hizmet desteklerinin aslında uygulaması son derece kolay ve düşük maliyetlerle gerçekleşiyor. Tele hizmet adı verilen uzaktan bakım desteklerine, uzaktan sağlık desteklerinin de ilave edilmesi gerekir. Hatta ülkemizin konut sektörünün özellikle yaşlılar için üretilmiş özel akıllı konutlar ve yaşam alanlarını hayata geçirmeleri gerekir. Aslında bu tür hizmetlerin tüm yaşlıların kullanımı için hizmete koyulması gerekiyor.

 

Yaşlı Bakım Sektöründe nitelikli hizmet ve eğitimli iş gücüne ihtiyaç var!

Yaşlı bakımı alanında özellikle erkekler çoğunlukta. Eğitimli, nitelikli bir iş gücüne ihtiyaç var ve bu iş gücünün sürekli eğitimlerle nitelikli hale getirilmesi gerekiyor. Hükümetin yaşlı bakımı konusunda ihtiyaçları karşılamak üzere gerek sosyal güvenlik şemsiyesi, gerekse teşvik edici unsurlar olarak yeterince kaynak sağlayamıyor.

Yaşlı hizmetleri verilen yerlerdeki hizmet sunucuları, yetersiz mekan ve donanımların farkında. Bu iş yerleri sahipleri ise içeriklerini geliştirmek için kendi yapıları içerisindeki insan gücünü kullanmayı tercih ediyor. bilgi transferi kurumlarla işbirliği yapmadıklarından, iş içeriklerini ve verimliliklerini geliştiremiyorlar.

Hizmet sunucularında farkındalık yetersiz.

Yaşlıların yaşam odaları hastane veya otel odası gibi olmamalı. Kendilerini evlerinde hissedecekleri şekilde dizayn edilmeli. Hizmet sunucuları yaşlıların mutlu yaşayıp yaşamadıkları konusunda değerlendirme ölçekleri sadece gözleme dayalı, Yaşlıların toplumla bütünleştirilmesi ve sosyalleştirilmesi konularında farkındalık son derece yetersiz .Bu şekilde bir değerlendirme olmamalı. Yaşlıların fiziksel ve sosyal yönlerini geliştirecek,uğraşı terapileri ve atölyelerinin,bakım kurumlarında inşa edilmemiş olduğu tespit ettik.Yaşlıların birikimleri ve tecrübeleri ile üretim süreçlerine, genç – yaşlı iletişimini güçlendirmek üzere geliştirilecek projelere dahil edilmeleri gerekir.

Yaşlıların fiziksel ve sosyal yönlerini geliştirecek,uğraşı terapileri ve atölyelerinin,bakım kurumlarında inşa edilmemiş olduğu tespit ettik.Yaşlıların birikimleri ve tecrübeleri ile üretim süreçlerine, genç – yaşlı iletişimini güçlendirmek üzere geliştirilecek projelere dahil edilmeleri gerekir.

Neler yapmalıyız?

Bu eksikliklerin giderilmesi ile daha üst seviyede bir bakım hizmetinden bahsedilebileceğiz. Huzurevleri yerine daha donanımlı ve insan odaklı bakımla beraber yaşam imkanları sunan, yaşlı yaşam konseptlerinin hayata geçirmemiz gerekiyor.

Geçmişlerini ülkelerine, milletlerine ve ailelerine adamış yaşlılarımızın, ulusal politikalarda daha fazla dikkatlerde bulunulması gerekir. Yaşlılara yönelik ulaşım, yaşamı kolaylaştırma, medya ve sosyal aktivitelerin ivedilikle yapılandırılmalı.

Bakım konusunda ne yapılırsa yapılsın insan odaklı tüm çalışmalarda olduğu gibi, bunların da hiçbir zaman yeterli olmayacağını biliyoruz. Ancak yaşlı bakımı konusunda ar-ge ve inovasyon odaklı projelerin teşvik edilmesi,ulusal politikalarımızın güncellenmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Belkie bakım, tedarik, eğitim, turizm, finans, yatırım, medya alanlarını harekete geçirerek ‘Yaşlı Bakım Yılı’ gibi ulusal farkındalık projesi ile, tüm ülkede farkındalık yaratmamız gerekiyor.

''Yaşlı Turizminde uluslar arası talepleri karşılamamız zor!''

Ülkemizde şu an için genç nüfus sayısı birçok ülkeye göre oldukça fazla olmasına karşın yakın gelecekte Türkiye dünyanın yaşlı nüfusu en yüksek ülkeleri arasında olacak. Birçok dünya ülkesinin ekonomisini alt üst eden yaşlanma sorununun doğurduğu ekonomik, iş gücü ve hizmet alanlarındaki sorunlar bu ülkelerde mutlu ve aktif yaşlanmanın sağlanması için ulusal politikaların geliştirilmesini sağlamıştır. Buna rağmen özellikle AB ülkeleri yaşlanmanın ihtiyaçlarının karşılanmasında Türkiye’nin bir çözüm ülkesi olduğunun farkında olmalarına rağmen ülkemizdeki yaşlı bakım hizmetlerinin uluslararası talepleri karşılar düzeyde olmaması nedeniyle Türkiye de bir işbirliği şansı oluşamamaktadır.

 

Zeynep Çetinkaya-26.6.2014
Copyright © populersaglik.com