Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
Popüler Sağlık Dergisi 62
 
 
 
 
 
 
 
DERNEKLERDEN
 

Hedef:‘Veremsiz Bir Türkiye’

Verem (tüberküloz) hastalığı konusunda toplumun bilgilendirilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk haftası Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak kabul edilmiştir. Hafta boyunca çeşitli etkinliklerle farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır.

70. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası’nda Türk Toraks Derneği’nin yayımladığı basın bildirisinde,ülkemizde veremle ilgili yürütülen başarılı çalışmalarla bu hastalıktan ölüm sayılarının azalmasına rağmen, göçmenler arasındaki verem hastalarının takip ve tedavi konusunda zorluklar olduğu ifade ediliyor.Verem hastalığının önümüzdeki yıllarda giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkacağına dikkat çekiliyor.

 

Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu tarafından yapılan açıklamada şu bilgilere yer veriliyor;

''Bulaşıcı hastalıklar içinde Verem, halen Dünyada en çok sayıda insanı etkileyen ve ölümüne sebep olan hastalıktır. Dünyada en çok öldüren 10 hastalıktan birisidir. 2015 yılında dünya genelinde 10,4 milyon kişi verem hastalığına yakalanmış, bunlardan 1,8 milyonu ölmüştür. Yani dünyada, bir günde yaklaşık 5.000 insan veremden ölmektedir. Dünya genelinde 10,4 milyon verem hastası olduğu ancak bunlardan 4,3 milyonuna da hiç tanı konulamadığı hesaplanmaktadır. Özellikle Asya ve Afrika’da hastalara tanı konulamamasının en önemli nedenleri sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve ekonomik sorunlardır. Tedavisi hem mümkün hem de ucuz olan bu hastalığın dünyamızda hala bu kadar acılara yol açması çok üzücüdür.
Türkiye’de Verem Hastalığı Giderek Azalmaktadır.

2015 yılında 12.772 hastaya tanı konulmuştur, 2014 yılında ise tanı konan 13.336 hastanın %85,3'ünün tedavisi başarı ile tamamlanmıştır. Ayrıca, her yıl yaklaşık 20.000 kişiye verem hastalığının ortaya çıkmasını engelleme amaçlı koruyucu tedavi (latent tüberküloz enfeksiyon tedavisi) de verilmektedir. Ülkemizde veremle ilgili yürütülen başarılı çalışmalar ile bu hastalıktan ölüm sayıları son derece azalmıştır. Dünya genelinde gelişmekte olan ülkeler içinde yer alan Türkiye, başarılı bir verem savaşı programı yürütmektedir. Bunun aksamadan sürdürülmesi gereklidir. Hastaların erken tanısı ve tedavisi, hastalanma riski taşıyanların muayenesi ve hastalanma riski taşıyanların koruyucu tedavisini kapsayan bütünlüklü bir programla çalışan verem savaşı dispanserleri bu başarıdaki en önemli paya sahiptir. Bu nedenle veremle uğraşan bu birimlerin uygun koşullarda çalışmalarına devam etmesi ve bu birimlerde çalışan sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi veremle mücadelenin en önemli unsurlarından biridir. Verem kontrolünün en önemli konularından biri doğrudan gözetimli tedavi uygulamasıdır. Hastaların ilaçlarını tam ve düzenli içtiklerini kayıt altına alınmasını gerektiren bu uygulamanın günlük pratikte düzenli bir şekilde yapılabilmesi için verem savaşı dispanserlerinin altyapı olanaklarının daha elverişli hale getirilmesi gerekmektedir.

Son yıllarda ülkemizdeki yabancı ülke doğumlu nüfusun artması ile bu gruptaki verem hasta sayısı da artmıştır. 2011 yılına kadar yılda 200 yabancı ülke doğumlu verem hastası varken, 2015 yılında ülkemizde bu rakam 872 olmuştur. Özellikle Türki Cumhuriyetlerden ülkemize gayri resmi olarak tedavi amacıyla gelen dirençli verem hastaları ile göçmenler/sığınmacılar arasındaki verem hastalarının takip ve tedavi konusu önümüzdeki yıllarda giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle yabancı uyruklu / göçmen hastaların takibi ve tedavisi konusunda yeni stratejiler geliştirilmelidir.

Dünyada TB kontrolü ile ilgili politikalar 2015 sonrası için değiştirilmiştir. Bu politikalar esas olarak Tüberkülozu Bitirme (End TB) Stratejisini içermektedir. Dünyada yıllık %1,5 hastalık insidans azalması artık yeterli görülmemektedir. Verem insidansında 2020 yılında %20, 2030 yılında %80 azalma olması, Verem ölümlerinde önemli bir düşüş ve bunlara ek olarak “veremin hastalanan ailelere ekonomik yük oluşturmaması” hedeflenmektedir. Ülkemizde de veremli hastaların kendilerine veya ailelerine sağlanacak destek, hastaların tedaviye uyumunu arttırarak tedavi başarısını arttıracaktır. Tedavi başarısının artması hastalığın yayılmasını ve dolayısı ile toplum sağlığının korunmasına da katkı sağlayacaktır.

Günümüzde, veremli hasta sayısı azalmasına rağmen, yabancı uyruklu / göçmen hasta sayısının artması, sosyal ve ekonomik zorluklar, sağlık sistemindeki değişiklikler, ilaca dirençli hastalar nedeniyle verem hastalığın tanısında, korunmasında ve tedavisinde zorlukların olduğu bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin; verem hastalığının kontrolünde göstereceği politik kararlılık ve daha da geliştirilmiş bir verem kontrolü programı ile başarı sağlayarak 'Veremsiz Bir Türkiye ' hedefine doğru yürüyeceğini düşünüyoruz. Türk Toraks Derneği olarak konunun takipçisi ve önemli bir paydaşı olacağımızı da tüm kamuoyunun dikkatine sunarız.''

Türk Toraks Derneği
Tüberküloz Çalışma Grubu

 

Verem, “Mycobacterium Tuberculozis” adlı mikrobun insanlarda yaptığı, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması ve konuşması sırasında oluşan damlacıkların solunması ile bulaşır. Mikrobu alan her kişide mutlaka hastalık gelişmez. Vücutta uyur durumda kalabilir ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşabilir. Bulaşma açısından en riskli kişiler hastayla uzun süre aynı ortamda bulunan aile bireyleri ve yakın arkadaşlardır. Bir bulaştırıcı hastanın yılda ortalama 10-15 kişiyi enfekte ettiği kabul edilmektedir. Hastalıktan korunmanın en etkili yolu; bulaştırıcı hastalara hızla tanı konularak uygun tedavinin başlanmasıdır. Tedaviye başladıktan 2-3 hafta sonra bulaştırıcılık büyük oranda ortadan kalkar.

En sık görülen belirtiler:

* Akciğerler ile ilgili en sık görülen belirti 3 hafta ve daha uzun süren öksürüktür. Bu belirti tüberküloz hastalığı için önemli bir ipucudur ve bu durumda mutlaka bir sağlık merkezine başvurulmalıdır.
* Diğer belirtiler; balgam çıkarma, kan tükürme, göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Öksürükten daha az sıklıkla görülür.
*Genel şikayetler; Ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, halsizlik ve iştahsızlıktır. Her hastada bu belirtilerin hepsi görülmez. Ayrıca akciğer dışında vücudun diğer organlarını tutan hastalık durumunda, o organa özgü belirtiler de görülebilir.

 

 

03.01.2017
Z.Ç
Copyright © populersaglikdergisi.com