Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
 
 
 
 
 
DERNEK HABARLERİ

TÜRK TORAKS DERNEĞİ’NDEN KAMUOYUNA DUYURU
“Üretim zincirlerinde çalışan çocuklar hepimizin sorunu”

Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü Basın Açıklaması

Uluslararası Çalışma Örgütü, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nün bu seneki temasını “üretim zincirlerinde çalışan çocuklar hepimizin sorunu” olarak tanımlamıştır. Çünkü hala dünyada artan sayıda çocuk, artan güvencesizlik koşullarında işçilik, emeğinin sömürüsü ve istismarına açık bir şekilde tarımdan inşaata birçok endüstriyel alanda çalışmaya devam etmektedir. Çocuk çalışması, denildiğinde onları çocukluklarından koparan her türlü işi ve etkinlik anlaşılmalıdır. Söz konusu etkinlikler, çocukları gelişme dönemlerinde fiziksel ve mental açıdan olumsuz etkileyen süreçlerdir. Çocuk çalışması denildiğinde, onları çocukluklarından koparan her türlü iş ve etkinlik anlaşılmaktadır. Yaygın olarak karşımıza çıkan sorunlar:

  • Çalışma yaşının altındaki çocukların çalıştırılması
  • Çocukların ağır koşulların altında çalıştırılması
  • Çocukların tehlikeli işlerde çalıştırılması.
  • Günümüzde ne yazık ki çalışan çocukların yarıdan fazlası tehlikeli sayılan işlerde çalışmaktadır. Sektörel dağılıma bakıldığında; çalışan çocukların %59’u tarım alanında, geri kalanlar da endüstride çalışmakta, birçoğu da kayıt dışı olarak çalışmaktadır. Çalışan çocuklar iş ortamındaki tehlikeler dışında erken yaşlanma, malnütrisyon, depresyon, madde bağımlılığı gibi sorunlara da açık olmaktadır. Genellikle yoksul ve daha hassas çevrelerden gelen olan bu çocuklar, çoğunlukla kayıtdışı oldukları için hiçbir koruyucu yasal düzenlemeden de faydalanamamaktadır. Bundan başka çocuklar, işleri ile ilgili eğitimi alamamakta, mesleki ve sosyal açıdan geri kalmaktadırlar. Oysa; “Tüm çocuklar, ergenler ve yetişkinler temel eğitime erişme hakkına sahiptir. Yoksullar, sokak çocukları ve çalışan çocuklar eğitime erişimde hiçbir ayrımcılığa uğramamalıdır (Herkes İçin Eğitim Dünya Konferansı, Jomtien, Thaïlande, 1900).

    Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmeleri, hükümetlerin 18 yaş altının zorla, tehlikeli ve eğitimlerini engelleyecek herhangi bir işte çalıştırılmasına engel olmalarını beklemektedir. Uluslararası çalışma örgütünün 1992 yılından itibaren yürüttüğü IPEC (International Programme on the Elimination of Child Labour) programda da, devletlerin çocuk işçiliği ile mücadelede işbirliği yapmaları hedeflenmiştir. 

    Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 138. Sözleşmesi, 15 yaş altındakilerin hiçbir sektörde çalıştırılamayacağını; 182. Sözleşmesi ise, 18 yaş altındaki gençlerin tehlikeli işlerde ya da savaş, maden, pornografi veya seks ticareti gibi zararlı işlerde kesinlikle çalıştırılamayacaklarını belirtmektedir. Ne yazık ki, bu sözleşmelere dünyanın birçok yerinde uyulmamaktadır.

    Ülkemizdeki duruma gelince; kayıt dışı çalışma yaygın olduğu için, gerçek anlamda çalışan çocuk sayısına ulaşmak mümkün değildir. Türkiye’de çocuk işçiliğine ilişkin olarak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Genel-İş Sendikası, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerini kullanılarak “Çocuk İşçileri Raporunu” hazırlamıştır. Buna göre,  çocuk işçiler, toplam çocuk nüfusunun yüzde 5,9’unu oluşturmakta, ev içinde karşılığı olmadan emeği sömürülen çocukların oranı ise yüzde 49,2’yi bulmaktadır. Kayıt dışı olanlar, aile işletmelerinde, sokakta, geçici işlerde ve mevsimlik olarak çalışan çocuklar eklendiğinde bu oranlar daha yüksek olmaktadır. Yoksulluk, göç ve eğitime erişim olanaklarından yoksun olmak çocukların çalışmaya itilmesinin başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Uygulanmaya başlanan 4+4+4 kademeli eğitim sistemi de zorunlu ilköğretim yaşını 6-13 yaş aralığına çekerek çocuk işçiliğini arttırıcı bir faktör olmuştur. Söz konusu raporda ayrıca, 2006-2012 yılları arasında, hem çalışıp hep okuyan çocuk işçi sayısının yüzde 63,6 oranında artış gösterdiği ve çocukların çalışma saatlerinin haftalık 54 saati bulduğu belirtilmektedir.

    İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin derlediği işçi cinayetleri dökümlerinde 2013 yılında yaşamını yitiren 1235 işçinin 59’u çocuk iken;  2014’te 54, 2015’te 63, 2016’da geldiğimiz aylara dek 14 çocuk çalışırken yaşamını yitirmiştir. Çocuk işçilerin kapitalizmin ihtiyaç duyduğu güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağı olduğu ve böyle devam ettiği taktirde çocuk işçi cinayetlerini artacağı ortadadır.  

    Diğer önemli grup ise bazen “mülteci”, bazen “sığınmacı” bazen de “misafir” olarak tanımladığımız Suriyeli aileler ve onların çocuklarıdır…

    AFAD  (Afet ve Acil Durum) verilerine göre Türkiye’de kayıtlı Suriyeli mültecilerin %55’i 0-18 yaş grubunda yer almaktadır. Bir başka kaynağa göre ise 90 bin kayıtlı, ilkokul çağında Suriyeli çocuk vardır. Mendil satan, cam silen,  hamallık yapan çocuklardan her gün en az bir tanesiyle bir yerlerde karşılaşıyoruz.

    İzmir’de ayakkabı imalat atölyelerinde çocuklar günde 12 saat ve üzeri saatlerde çalışmaktadırlar. Bu çocuklar kimi zaman orada uyumakta veya ayakkabıları eve götürüp aileleriyle işi sürdürmektedirler. Meslek hastalıkları kliniğine sevk edilen bu çocukların birinde kullanılan yapıştırıcıya bağlı düşük ayak görülmüştür. Kimi zaman felç ve his kaybı olan çocuklar görülmüş, ancak bu çocuklara meslek hastalıkları tanıları konamamıştır

    Küreselleşme sürecinde, giderek maliyeti düşürmeye zorlayan üretim süreci her yerde işçileri, küçük üreticileri ve işletmeleri, özellikle de çocukları sürekli olarak mağdur etmektedir. Bu nedenle çocuk işçiliği ile etkili bir şekilde mücadele edilmelidir. Çocuk işçiliğinin; altta yatan önemli nedenler olan yoksulluk, çocuk emeğinin üretimde yer alması, nüfus ve göç politikaları, aile planlamasına ilişkin politikalarla birlikte ele alınması gerekmektedir. Türk Toraks Derneği olarak kamuoyuna duyururuz.
    Saygılarımızla,


    Türk Toraks Derneği Çevresel ve Mesleki Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu

    12 Haziran 2016
    Zeynep Çetinkaya
    Copyright © populersaglikdergisi.com