Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
 

 

 

 

 
 
KONGRE-TOPLANTI
 
TIBBIN GELECEĞİ
BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİKTE
 

Biyomut 2015-19. Biyomedikal Mühendisliği Toplantısı, 5-6 Kasım tarihleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlendi. En yeni bilimsel çalışmaların açıklandığı toplantıda biyomedikal mühendisliğinin bugünü ve geleceği ele alındı.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ev sahipliğinde, Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü desteği ile düzenlenen Biyomut 2015-19.Biyomedikal Mühendisliği toplantısında, doku mühendisliği ve genetik alanındaki en yeni çalışmalar, robotik uygulamalarda gelinen son nokta,nörobilim ve nanoteknolojideki gelişmeler,suni dokular ve diğer biyomalzemelerin tartışıldığı oturumlarda, biyomedikal alanında geliştirilen teknolojilerin tıbba ve tedaviye yansıyan örnekleri aktarıldı. Biyomedikal alanında yapılmış bilimsel çalışmaların paylaşıldığı ve tartışılacağı toplantının bu yıla özgü en önemli farkı, ilk kez bir tıp fakültesi tarafından düzenlenmiş olması.

Başkanlığını Prof. Dr. Ahmet Usta’nın üstlendiği toplantıda; dizayn eden, üreten, üretilenleri kullanan ve ihtiyaçları belirleyen meslek grupları iki gün boyunca yüksek teknolojinin sağlığa yansımalarını tartışıldı. Toplantının sonunda biyomedikal alanında bugüne kadar eksik kaldığı gözlemlenen mühendis-hekim işbirliğinin yaratacağı bilimsel ivme ile ülke yararına sonuçlar elde edileceğinin önemi gündeme getirildi.

İ.Ü.Tıp Fakültesi Fizyoloji AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Demiralp, Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mehmed Özkan  ve  Yrd. Doç. Dr. Bora Garipcan ile kongreye ev sahipliği yapan BAU Tıp Anatomi AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Usta’nın katılımı ile gerçekleşen basın toplantısında biyomedikal alanda dünyada ve ülkemizde gelişmeler hakkında güncel bilgiler paylaşıldı.

 
 

“BU YÜZYIL BİYOMEDİKAL ÇAĞIDIR’’

BAU Tıp Anatomi AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Usta içinde bulunduğumuz yüzyılın biyomedikal mühendisliğin yüzyılı olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ahmet Usta, geçtiğimiz yüzyılda uzay, silah ve elektronik alanlarında geliştirilen teknolojilerin günümüzde insan sağlına uyarlanıp, uygulandığını belirterek, şunları söyledi:  “19. Biyomedikal Mühendisliği toplantısında bu yıl, dizayn eden, üreten, üretilenleri kullanan ve ihtiyaçları belirleyen meslek grupları, iki gün boyunca yüksek teknolojinin sağlığa yansımalarını tartışacak. Günümüzde bu alan sayesinde dokular taklit edilip kişiye özel implantlar hazırlanabiliyor, tamamen yapay fonksiyonel doku/organ parçaları üretiliyor, kas-iskelet sistemimizi destekleyen robotik uygulamalar geliştiriliyor.  Sinir sistemimizle bilgisayarlar arasında iletişim sağlanıyor, beyinin işlevini çözmeye yönelik çalışmalarda fonksiyonel MR kullanılıyor. Bunların tamamı ülkemizde yapılıyor. Ayrıca yurtdışında bu alanda çalışmalarını başarıyla sürdüren birçok bilim insanımız var.

Artık kongrelerimize yurtdışından yabancı bilim insanı değil, yabancı ülkelerde çalışma yapan yurttaşlarımızı çağırıyoruz. Bundan da gurur duyuyoruz. Öte yandan, ülkemizde son 30 yılda yaşam kalitemiz artmış, ortalama insan ömrü uzamıştır. Buna bağlı olarak, yaşlı nüfusun sağlık ve bakım ihtiyaç süresi uzamış, aynı zamanda insanımızın sağlık hizmeti kalite beklentisi de artmıştır. Sağlık alanında kullanılan sayısız teşhis ve tedavi cihazı da biyomedikalin alanına girmektedir.

Önümüzdeki yılların yükselen meslekleri biyomedikal alanında olacaktır. Bunun için de iyi organize olmamız gerekiyor. Bu- nun için hekimlerimiz,akdemisyenlerimiz,devlet üniversitelerimiz birlikte hareket etmeliyiz.Ülkemizde bir çok üniversitemizde artık lisans düzeyinde eğitim verilmesi sevindirici. Bir çok üniversitemizde biyomedikal mühendis yetişiyor. Daha önce biyomedikal mühendisliği  master ve doktora olarak  yapabiliyordu. Artık doğrudan lisans öğrenci yetişmesi  ile geçmişteki sorunlar daha kolay çözülmektedir. Alanın büyümesi ile sorumluluklarda büyüyor. Hastanelerin çoğalması ve hasta beklentilerinin artması ile bu alanda yetişmiş elemanın önemini ortaya çıkarmıştır. Lisans ve lisan üstü öğrencilerimiz gelecekte biyomedikal alanda önemli çalışmalarla ülkemiz adına katkıda bulunacaklardır '' dedi.

 

“BEYİN İŞLEVLERİNDE ÖNEMLİ AŞAMALAR KAYDEDİLDİ”

İ.Ü.Tıp Fakültesi Fizyoloji AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Demiralp de nörobilim alanında yapılan çalışmalar ve bu alandaki gelişmelere değindi. Geliştirilen yeni görüntüleme yöntemleri sayesinde beyinin yapısal bağlantılarının ortaya konulmasında önemli aşamalar kaydedildiğini anlatan Prof. Dr.Demiralp şöyle dedi:“İnsan konnektom projesi gibi büyük araştırma ağlarının elde ettiği sonuçlar, beyinde yapısal ve fonksiyonel bağlantısallık araştırmalarının temel ve klinik nörobilimin en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmesini sağlamıştır. Beyinin fonksiyonel ve yapısal bağlantısallıklarının çözümlenmesi, sağlıklı kişilerde merkezi sinir sistemi işlevlerinin nöral organizasyonu hakkında bilgi edinmenin yanı sıra nöropsikiyatrik hastalıkların mekanizmalarının anlaşılması ve erken tanısına yönelik biyobelirteçlerin geliştirilmesi için kapsamlı olanaklar sunmaktadır.

Eğitim alanındaki gelişmelere dikkat çeken Dr.Demiralp özellikle tıp eğitimi ve biyomedikal mühendisliğini birlikte yol almasının çok önemli olduğunun altını çizdi;’’ Disiplinler arası organizasyonlarda kategorize edici yaklaşımlar ilerlemeyi zorlaştırıyor. Bazı üniversiteler mühendislik dışı öğrencileri 87-88 yılında almaya başladılar. Bunu tıp eğitimi alanında da yapmalıyız. Örneğin nöroşirurji alanında bir fizik mezununun veya bir medikal mühendisin akademik kariyer yapabilmesi lazım. Amerika’da bir radyoloji departmanında bir fizikçinin olmaması düşünülemez. Belki en baştaki yöneticilerden biridir.

Ben nörobilimle uğraşıyorum. Çalışmalarımızın çoğu biyomedikal mühendislerin katkıları ile gerçekleşiyor. Örneğin İstanbul Üniversitesinde geçen yıl ilk kez klinik dışı araştırma amaçlı küçük de olsa konuya vakıf hocaların ön ayak olması ile bir departman kuruldu.3 Tesla MR laboratuvarımızda biyomedikal mühendislerle çalışmanın işimizi ne kadar rahatlattığını gördük. Çünkü teknolojisine hakim olmadığınız zaman sonuçların yanlış olma ihtimali yüksek olabiliyor. Yanınızda mutlaka onun hata sınırlarını iyi bilen, kalibrasyonunu iyi yapabilecek ve nasıl efektif kullanılacağını bilen insanlarınız olmalı. Yazılımdan cihaz geliştirmeye kadar bir yol izlenecekse tıp fakültelerinin de biyomedikalcileri, mühendisleri kendi alanında çalıştırmaları gerekir.Bu girişimlerin daha fazla hekimin ve sağlık bakanlığının ilgisini çekmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde tüm disiplinlerin birlikte çalışacağı multidisipliner merkezlerin kurulması ve  özel sektörün teşvik edilmesi lazım ’’ dedi.

 

“TIBBİ CİHAZ VE MALZEMELERE 20 MİLYAR $ HARCIYORUZ”

Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mehmed Özkan ise Türkiye’de her yıl tıbbi sarf malzemesi ve cihazlara harcanan miktarlara dikkati çekti. Prof. Dr. Özkan, pek çok tıbbi malzemenin yurtdışından satın alındığını hatırlatarak, şöyle dedi:“Tıbbi cihaz ve sarf malzemelerine harcadığımız para 15 – 20 milyar dolarla ifade ediliyor. Tıp uygulamaları ülkemizde çok gelişmiş olmakla birlikte, modern, ileri teknoloji tanı ve tedavi cihazlarından hiçbiri ülkemizde henüz üretilmemektedir. Örneğin milyon dolar maliyetle kurulan bir MR görüntü cihazı üretebilecek akademik kadrolarımız ve gerekli sanayii altyapımız olduğu halde henüz bunları biraraya getiremedik. Geleceğin ameliyathanelerinin önemli cihazı cerrahi robotlar, ülkemiz için biyomedikal alanında iyi bir fırsat olabilir. Medikal sektöründe bir cihazın kullanılabilecek hale gelmesi ortalama 8 yılı buluyor. Artık sadece kullanıcı olarak değil üretici olarak da sahneye çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Bu sorunun çözümü, katma değeri yüksek ileri teknoloji gerektiren bu alanlara odaklanıp üretim yapmak ve dışa bağımlılığı azaltabilmektir.”

 

''Yerli Üretimde Oldukça Ürünümüz Var. Ancak  Katma Değerli Küçük ''

Cihaz, ameliyat ve sarf malzeme bakımından baktığımızda oldukça geniş bir ürün yelpazesi var.Ancak bir MR ithal ettiğimizde bu malzemelerden çok satılması lazım ki karşılasın. Bir ürünü yapmakla bitmiyor. Pazarlaması, teknik desteği vs çok önemli. Büyük sanayicilerin dikkatini çekmemiz lazım. Dünyada baktığımızda üreticiler aynı zamanda tüketici ürünlerinin en önde gelenleri.Bu deneyimleri ile örneğin MR pazarında da rekabet edebilir durumdalar. Şu anda ülkemizde örneğin yerli üretim MR üzerinde çalışmalar var. Küçük adımlarla gidiliyor ancak, yaptıkları teknik dünyada kullanıma henüz girmemiş AR-GE aşamasında olan teknolojiler. Önemli olan yapabildiğimizi bilmek ve bunu üreten bilim insanlarımıza da güvenmek, desteklemek.’’

”TÜRKİYE’NİN DEVİ DEDİĞİMİZ FİRMALARIN YATIRIM YAPMASI GEREKİYOR''

Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsünden  Yrd. Doç. Dr. Bora Garipcan da özel sektörün desteklemesinin önemini bir kez daha vurguladı ve 2013’te faaliyete geçen Biyomalzeme Araştırma Laboratuvarı’nda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi:'' En önemlisi devletten beklenenler ve devletin verdiği desteklerin belirli bir seviyeye ulaştığını düşünüyorum ama en önemlisi yatırımcının, endüstrinin ve sanayinin de destek vermesi gerekiyor. Yurt dışında bu konuda ön planda olan ülkelerin adının geçmesinin sebebi büyük firmaların destek vermesi. Türkiye’de çok başarılı olan, malzeme açısından ürün çıkaran bir çok firma var ancak pazar oluşturmaları açısından teşvik verilmesi gerekir. Avrupa’da küçük firmalar büyük firmalar desteği ile araştırma ve geliştirmelerini sürdürüyor. Çünkü küçük firmaların global anlamda pazarlama yapabilmeleri için şansları yok. Bu büyük firmalara ihtiyaçları var. Bunu Türkiye’de yaygınlaştırabilmemiz lazım. Türkiye’nin devi dediğimiz firmaların aslında buna yatırım yapması gerekiyor. Eğer bu desteği vermezlerse maalesef olmaz. Yetişmiş iş gücümüz var. Yurt dışında başarılı çalışmaları, örnekleri görüyoruz. Ayrıca biyomedikal çok disiplinli bir alan. Birçok kişinin bulunması gerekiyor. Bireysel, kurumsal ve özel sektör ile bir araya gelmesi ile gelecekte başarı yakalanabilir. ¨

''Doğal Yapılardan Esinlenerek Kemik, Kıkırdak, Kalp Kası, Kornea Taklit Ediliyor''

Biz Biyomalzeme Araştırma Grubu olarak, doğadaki biyolojik yapılarından esinlenerek veya taklit ederek yapışma, canlılık, yayılma, farklılaşma gibi hücre davranışlarının incelendiği yeni yüzeyler tasarlamaktayız. Tasarladığımız bu yüzeylerde metal, polimer, seramik ve kompozit malzemeler kullanılmakta ve çalışılan hücre tipinin kendilerini mutlu hissettikleri mikroçevrelerine uygun şekilde hazırlanmaları ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda; araştırma grubumuzda kemik, kıkırdak, kalp kası, kornea dokularının mikro çevreleri taklit edilerek kök hücrelerin bu yüzeylerdeki davranışları incelenmektedir.”

İlk kez bir üniversite bünyesinde gerçekleşen BİYOMUT2015-19.Biyomedikal MühendisliğiToplantısının 20.si BİYOMUT 2016, İzmir Katip Çelebi Üniversitesinde gerçekleşecek.

 
6 Kasım 2015
Zeynep Çetinkaya
Copyright © populersaglik.com