Popüler Sağlık Dergisi
 
Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
Popüler Sağlık Dergisi Sayı 75
 
Popüler Sağlık Dergisi Sayı 74 Kasım-Aralık 2020l
 
 
ONKOLOJİ
 
 

SAVAŞÇI HÜCRELER KANSER HASTASINA ŞİFA OLACAK

Kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde yok eden “CAR-T HÜCRESİ” tedavisi Türkiye’de ilk kez Ankara Onkoloji Eğitim Ve Araştırma Hastanesinde multiple myeloma hastasına uygulandı. Klinik araştırmalara göre hastanın kendi T hücreleri kullanılarak oluşturulan kişiselleştirilmiş tedavi ile yüzde 80 oranında cevap alınabiliyor. Yüzbinlerce dolara mal olan tedaviden yürütülen klinik araştırma kapsamında hasta hiçbir ücret ödemeden yararlanabildi.

 
 
Savaşçı Hücreler Kanser Hastasına Şifa Olacak

ANKARA – Kansere karşı çığır açan yöntem olarak görülen kişiselleştirilmiş “CAR-T Hücre” tedavisi, Türkiye’de ilk kez klinik araştırma kapsamında SBU Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Multiple Myeloma hastasına uygulandı. Hastalar, kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde yok eden ve yüzbinlerce dolara mal olan kişiselleştirilmiş tedaviden yürütülen klinik araştırma kapsamında ücretsiz yararlanabileceklerdir.

World Apheresis Association (Dünya Aferez Birliği) Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, ülkemizde bir ilk olarak Multiple Myeloma hastalarında Faz çalışmaları kapsamında, CAR-T hücre tedavisinin uygulanmaya başlandığını bildirdi.

Kişiselleştirilmiş bir tedavi yöntemi: CAR T Hücresi

CAR T hücre tedavisi ile genetik olarak tasarlanmış yapay T-hücre reseptörlerini taşıyan hücrelerin hastalara uygulandığını aktaran Altuntaş, “Bu şekilde bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerine karşı yönlendirmekte ve kanser hücrelerinin bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmesini sağlamaktadır. Teorik olarak, bu üretilmiş hücreler, herhangi bir antijene karşı yönlendirilebilir ve hedef kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde öldürebilir. Bu işlem aslında kişiselleştirilmiş bir tedavi yöntemidir.” diye konuştu.

Kansere karşı çığır açan tedavi CAR T Hücresi

Bir immünoterapi yöntemi olan “CAR-T Hücre” tedavisi alanında yapılan klinik araştırmaların 2016 yılından itibaren arttığını ve her yıl yaklaşık 100 yeni klinik araştırma başlatıldığını kaydeden Altuntaş, “2020 yılı itibarıyla ABD'de 1000 civarı hasta AB'de ise 350 civarı hasta CAR T-Hücre tedavisi almıştır. Yani tüm dünyada daha çok erken aşamada olduğu söylenebilir.” dedi.

 
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, ülkemizde bir ilk olarak Multiple Myeloma hastalarında Faz çalışmaları kapsamında, CAR-T hücre tedavisinin uygulanmaya başlandığını bildirdi.

Prof. Dr. Altuntaş, Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi kanser klinik araştırma merkezi olarak stratejilerini belirleyip çalışmalarını hızlandırdıklarını vurgulayarak, “Fiziki altyapı ve lojistik altyapımızı geliştirdik. Uluslararası sertifikasyon programına başvurduk, hazırlıklarımızı yaptık ve başarıyla sertifikamızı aldık. Bugün de ülkemizde bir ilk olarak gururla söyleyebilirim ki hücresel tedavilerin bile Faz çalışmaları başlamıştır.” bilgisini aktardı.

Klinik araştırma kapsamında uygulandı

CAR T hücre tedavisi çalışmalarının lösemi, lenfoma ve myeloma gibi hematolojik kanserlerin yanı sıra özellikle beyin, pankreas, karaciğer, meme, mide ve bağırsak kanserlerine karşı yürütüldüğünü belirten Altuntaş, “Biz de Multiple Myeloma hastalarında klinik araştırma kapsamında CAR T hücre tedavisine başladık.” dedi.
Altuntaş, bu tedavide hastanın kendi T hücresinin kullanıldığını dile getirerek şu bilgileri aktardı:

“Bu myeloma hücrelerinin yüzeyinde bulunan ‘B hücresi olgunlaşma antijenini’ (BCMA) hedefleyen genetik olarak modifiye edilmiş otolog kimerik antijen reseptör (CAR) T hücresi tedavisidir. CAR T hücreleri, Multiple Myeloma ile savaşmaya yardımcı olmak için bir tür beyaz kan hücresi olan hastanın kendi T hücreleri kullanılarak oluşturulan özelleştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Bu amaçla hastanın T hücreleri toplanır, laboratuvarda miyelom hücrelerinin hedeflenmesini ve öldürülmesini kolaylaştıran yeni bir gen içerecek şekilde genetik olarak işlenip değiştirilir. Hücreler değiştirildikten sonra hastaya geri verilir. Klinik araştırmalarda CAR T hücre tedavisi ile yüzde 80'ler civarında genel cevap oranları bildirilmektedir. Diğer tedavilere göre üstünlüğü elde edilen yanıtların sürekliliğinin daha uzun olmasıdır. Gerek yeni tanı myeloma hastaları gerekse daha önce tedavi almış tedaviye dirençli olgularda uygulanabilir. CAR T hücre tedavisi kemoterapi uygulanıp kanser hücrelerinin azaltılması sonrası uygulanabileceği gibi kemoterapi öncesinde de hastaya verilebilmektedir. Öte yandan bu tedavide nihai amaç hastanın kemoterapiye ihtiyaç duymadan kanser hücrelerinin tamamen yok edilmesidir. Bu nihai amacın gerçekleşmesi için ise klinik araştırmaların biraz daha ilerlemesini beklemek gerekiyor.”

Türkiye’de iyi bir klinik araştırma altyapısı var

Ülkemizde hematolojik kanserlerin tedavisinde önemli ilerlemeler olmasına rağmen, iyileştirilmesi gereken bazı noktalar da bulunduğunun altını çizen Altuntaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk olarak, bu umut verici tedaviden daha fazla hastanın faydalanabilmesi geniş ölçüde erişilebilir olmasına bağlı. İkincisi, bu tedavi yöntemi hakkında rehberler geliştirilmelidir.  Üçüncüsü, bu tedavi göreceli olarak yeni olduğu için bununla ilgilenen tüm sağlık çalışanları yeterince bilgi, donanım ve deneyim sahibi olmalıdır. Dördüncü olarak, bu tedavinin yan etkilerini azaltmak ve gelecekteki etkinliğini artırmak için daha fazla klinik araştırmalar yapılmalıdır.”

Klinik araştırma kapsamında ücretsiz uygulanıyor

CAR T hücre tedavisi ile ilgili en büyük endişenin yüksek maliyeti olduğunu dile getiren Altuntaş, şöyle konuştu:
“Amerika’da mevcut iki tedavi ürününden biri 475,000 dolar diğeri 373,000 dolar civarıdır. Avrupa’da ise ülkelere göre değişmekle birlikte 250.000 doların üzerindedir. Bu tedaviyi hastalarımıza klinik araştırma kapsamında ücretsiz uygulamaktayız.
Ülkemiz kanser, hematolojik kanserler ve kemik iliği nakli tedavi uygulamaları bakımından dünyanın en gelişmiş ülkeleri ile yarışır düzeydedir. Örneğin kemik iliği nakli bakımından sayısal ve niteliksel olarak Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasının üzerindedir. Klinik araştırma düzeyindeki ilaçlar dahil kanıta dayalı uygulamalar ışığında her türlü kanser ilacına ulaşmak mümkündür.”

Yasal alt yapı bakımından AB ülkelerinden daha ileri düzeydeyiz

Altuntaş, bugün kanser hastalarının yüzde 50’sinden fazlasının standart yöntemlerle tedavi edilebildiğini belirterek “Bununla birlikte, standart tedaviye cevap vermeyen hastalara yeni alternatif tedaviler sunmak çok önemlidir. Bu bakımdan klinik araştırmalar hayati öneme sahiptir. Bu yönden de Sağlık Bakanlığı, klinik araştırmalar yasal altyapısı çoğu Batı ülkesinden daha ileri düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Klinik araştırma merkezleri kanser hastalarının yeni ilaçlara erişilebilirliğini sağlamaktadır. Böylece birçok yeni kanser ilacına dünya ile eşzamanlı ulaşmanın önü açılmaktadır.”
Türkiye’nin  klinik araştırma ve Ar-Ge alanında büyük gelişme potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Prof. Dr. Altuntaş, “Nüfus özellikleri, hastalık tipleri, yetişmiş hekim ve sağlık personeli kapasitesi ve altyapı göz önünde bulundurulduğunda klinik araştırmalar konusundaki potansiyelimizin yüksek olduğunu söyleyebilirim.” Değerlendirmesinde bulundu.

Klinik Araştırmalar kanser hastaları için umut

Prof. Dr. Altuntaş, Multiple Myeloma’nın, günümüzde hala tedavisi güç hastalıklardan biri olduğuna işaret ederek “Bu nedenle sürekli yeni ilaçlar üzerinde çalışılmaktadır. Yeni ilaçların en etkin ve yan etkisi en az olanlarını belirleyecek olan uluslararası çok merkezli klinik araştırma protokolleridir. Bu protokollerde kullanılan ilaçlar henüz eczanelerde ruhsatlı olarak satılma aşamasına gelmemiş ürünlerdir. Bir ilacın piyasada satılan ilaç aşamasına gelebilmesi için ortalama 2-3 yıl, ülkemizde ruhsat alabilmesi için de en az 1 yıl gereklidir. Bu nedenle hastaların bu protokollere dahil edilmeleri tıptaki yeni gelişmelere ve tedavi yaklaşımlarına erken ulaşmayı sağlar.” ifadesini kullandı.

Klinik araştırmalar devlet politikası haline geldi

Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye’de savunma sanayisinden sonra sağlık alanında da kendine yeter bir altyapı oluşturulmasına büyük önem verdiğini anlatan Altuntaş, "Bu bağlamda biz akademisyenler özellikle sağlıkta yerlileşme ve millileşmenin altını doldurmak, Ar-Ge ve klinik araştırma merkezlerinin altyapısını güçlendirmek ve klinik araştırma merkezlerinin sayısını ve niteliklerinin artırmak için çaba gösteriyoruz." diye konuştu.

Klinik araştırmalara katılmak aynı zamanda bir insanlık görevi 

Altuntaş, bu bağlamda ülkede klinik araştırmaların sayısının artırılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak  şunları kaydetti: "Klinik çalışmalara katılan hastalar ve gönüllülerimiz, kendilerini denek olarak düşünmemeli. Bu iş gönüllülük işi. Sosyal sorumluluk ve görevin yanında bir hayır işi olarak da düşünmelidir. Bir alanda muhtaç olan bir insana ya da insanlara yardım ediyorsunuz. Bir hücresel tedavi ürünü, molekül ve ilacın geliştirilmesine katkı sağlıyorsunuz. Bu aynı zamanda bir insanlık görevi. Lütfen klinik çalışmalara gönüllü olarak katılalım. Katılımı teşvik edelim. Standart bir tedavisi yoksa bu alanda arayış içine girsinler. Hasta, hasta yakını, sosyal çevre ve kamu kurumlarının destek ve farkındalığın artırılmasına ihtiyaç var.”

 

Popüler Sağlık Dergisi
Bülten 03.04.2021 Z.Ç