Merhaba

Kayıplar, acılar ve üzüntülerle dolu hatırlamak istemeyeceğimiz sene oldu. Sisteki savaşçılar gibi kılıçlarımızı savurur misali belirsizliklerle uğraştık, bu gidişle daha da uğraşacağız. Geçmişteki tüm salgınlar gibi bunun da sonu elbet gelecek. Yenileri çıkacak. Depremler hayatımızda yine var olacak. Doğarken bir gün bir sebepten öleceğimizi bilen belki de tek canlıyız ama yaşamayı seviyoruz, sevdiklerimizle sağlıklı yaşamayı istiyoruz.

Covid-19 hayatımızı altüst etti. Bu mücadeleden nasıl çıkacağımızın ilk ve asıl anahtarı virüsün bulaşmasını durdurmaktı. Olmadı. Şimdi salgından ve günümüzdeki ağır tablodan çıkmanın iki yolu var: Maske, mesafe, hijyen ve aşı. Aşı ile ilgili kafalar karışık, zaten bu konuda çok konuşmaya yetkin değiliz ancak bu alanda yapılan çalışmalar bilimin ve teknolojinin gücünü her kesime bir kez daha ispat ettiğine tanık olmak, en önemlisiydi. Bir aşının geçmişte pazara sunulması on yılları alırken, bilimdeki gelişmeler ve teknoloji COVID-19 salgını ile tüm bu ezberleri bozdu, hızlı bir şekilde aşı çalışmaları başladı.

Merakla beklenen aşı bulundu müjdesi heyecan uyandırsa da, virus’ten korkarken şimdi aşıdan korkar olundu. Toplumun bir kısmı mRNA mı, vektör mü yoksa inaktif mi? Alman mı, Çin mi Amerikan mı? diye sorguluyor. Asıl sorgulanması gereken ki zaten aşıyı ülkeler değil firmalar üretiyor, güvenliği ve etkinliği. Bu virüsü yenmek için ne kadar etkili olacaklarını henüz bilmiyoruz. Cevaplar, bilim insanlarının ve sağlık otoritelerinin elinde, dilinde. Bize sadece akıl süzgecinden geçirip beklemek, izlemek ‘olmak ya da olmamak’ kalıyor. Tüm enfeksiyon hastalıkları toplumu etkileyecek hastalıklardır. Bunu göz ardı etmemek gerektiğini de unutmamalıyız. Tünelin sonundaki ışık, aşı.

Her gün açıklanan vaka/hasta tablolarını merakla takip ettik. Her kanalda aynı uzmanlardan ve uzmanlık alanı olmayanlardan her türlü bilgi akışı ile zaman zaman boğulduk. ‘‘Vaka sayısı az şükür’’ dedik. ‘‘Vefat sayımız dünyaya göre az, hafif geçirenlerimiz çok’’ dedik, sevindik. Ve normale döndük! Deniz, kum, güneşli tatiller, eller havada eğlenceler, mesafesiz toplanmalarla bu süreci iyi yönettik derken, öyle olmadığını gördük. Kendimize, çevremize ve topluma karşı sorumluluklarımızı unuttuk. Şimdi şapka düştü, kel göründü. Korku, endişe ve panik içinde olmamız kaçınılmazdı.

Hayatımız değişti. Uzaktan ve esnek çalışma sistemlerine çok hızlı geçtik. Bireysel ve kurumsal davranışlar değişti. Ticaret, eğitim, iş, basın toplantıları, kongreler online ortama geçti. Eskisinden daha çok toplantı halindeyiz. Çalışma saatleri karıştı. Ekran başına kitlenir haldeyiz. Sosyal ilişkiler de artık eskisi gibi olmayacak, sanal ilişkilere alışacağız. ‘Yüz yüzeliği’ özleyeceğiz. Uzun bir süre de geriye dönüş olmayacak.

Bütün bu gerçeklerle yılın son sayısında yine uzman hekimlerimizin görüşleri, sektörün destekleri ile COVID-19’u sayfalarımıza taşıdık. Sağlık çalışanlarımız çok da alışık olmadığı büyüklükte bir pandemi ile mücadele etmek zorunda kaldı. Bu zorlu mücadelede sağlıklarını hiçe sayarak gece gündüz demeden büyük özveri ile çalışan tüm sağlık çalışanlarımıza minnettarız. Hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyoruz. COVID-19’un ülkemizde de meslek hastalığı olarak tanınmasını, yasanın acilen kabul edilmesini ve hayata geçmesini diliyoruz.

COVID-19 dünya çapında ulusal sağlık sistemlerinin parçalanmasına sebep oldu. Tüm tıp disiplinlerini etkiledi. ‘‘Ruh Sağlığı Olmadan Sağlık Olmaz’’ mottosundan hem sağlık çalışanlarımızın hem de toplumun ruh sağlığına dikkat çekmeye çalıştık. Diyabet, Onkoloji dosyalarında pandeminin etkileri aktardık. Sektörün önde gelen firma ve derneklerinin çalışmalarına, son dönemde sosyal medyanın etkisi ile hızlanan kurumsal sosyal sorumluluk projelerine yer verdik.

2020 yılı hepimiz için beklenmedik gelişmelerle dolu bir yıl oldu. Bu yılı yok saymak, yeni seneye umutla bakmak istiyoruz. Kaybettiklerimizi sevgi ve saygıyla anarak, dünya’nın tüm varlıkları ile sağlıklı, huzurlu, değer bilinen ve değer verilen bir yaşamla yol almayı diliyoruz. Sağlıkla, mutlulukla ve sevdiklerinizle her anın kıymetini bilerek yaşamanızı diliyoruz. Ve bilin ki; her şey kötü bile olsa iyi sonuçlara varabilir. İnanın...

Yeni yılda yeni sayılarda buluşmak dileğiyle, sağlıkla sevgiyle kalın...

Yayın Ekibi Adına,
Zeynep Çetinkaya