Anasayfa
Hakkımızda
Yayın Kurulu
Arşiv
Künye
İletişim
Ayın Konusu
Kongre Takvimi
Kitap Köşesi
Sağlık & Tıp Dernekleri
 
 
popüler sağlık dergisi sayı 61
 
 
 
 
 
 

Anesteziyoloji ve Reanimasyon

“Narkozu kaldıramadı” inanışı tarihe karışıyor!

60’ıncı yılını kutlayan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği’nin (TARD), 50’inci ulusal kongresi ulusal ve uluslararası düzeyde önde gelen akademisyenlerin katılımıyla 26-30 Ekim’de İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşiyor.

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği tarafından düzenlenen, yaklaşık 2.000 anestezistin ve yerli-yabancı 250 konuşmacının katılacağı kongre kapsamında 26 Ekim’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin güvenli anestezi koşullarının oluşturulmasında ekip çalışmasının önemine değinerek anestezinin ameliyatlardaki riskleri azaltmak için hayati önem taşıdığını vurguladı.

“Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği anestezi alanında yurt çapında dünya standartlarına uyum sağlanması ve bu standartların sürdürülmesi amacıyla yoğun çalışmalar yapmaktadır. 170 yıl önce temelleri atılan modern anestezinin bugünkü uygulayıcıları olan bizlerin gündemimizdeki en önemli madde, her zaman olduğu gibi “hasta güvenliği”dir. Anestezi üstün çaba ve fedakarlıklarla günümüzde modern tıp sanatında hak ettiği yeri alma konusunda dev adımlar atmaya başlamıştır. Anestezideki her gelişme cerrahi sanatında, dolayısıyla insan sağlığının geliştirilmesinde yeni ufuklar açmaya devam edecektir.”

Anestezist doktordur!

“Temel olarak anestezi, ağrıya karşı zaferin bir özetidir. Günümüzün cerrahi gelişmeleri, anestezinin desteği ile insanlığın hizmetindedir; cerrahinin doğasındaki dayanılmaz acı, güncel anestezi uygulamaları ile aşılabilmektedir. Ancak günümüzde anestezi, sadece ağrıya karşı kazanılmış bir zafer değil, aynı zamanda perioperatif bakımda da en başarılı olacağına inanılan bilim dalıdır. Anestezistler kardiyopulmoner resüsitasyon, ağrı yönetimi, yoğun ve palyatif bakım ve beslenme ünitesi bakımına kadar pek çok alanda önemli görevler üstlenir. Anestezi uzmanlarının birer hekim oldukları unutulmamalıdır.

Perioperatif (ameliyat dönemi) bakımı hasta sağlığında büyük önem taşıyor

Anestezi uzmanı hastayı yalnız uyutmakla değil, aynı zamanda uyandırmakla da görevlidir. Bunun için hastanın ameliyatta verilen ilaçların etkisinden kurtulması, ameliyattan sonra da ağrı duymaması ve sağlıklı kalması için gerekli bakım ve tedavilerin hazırlıklarını yapar ve bunları uygulatır. Hasta ameliyathaneye teslim edildiği andan odasına iade edilene kadar anestezi uzmanlarının sorumluluğundadır.

Hastanın operasyon öncesi hazırlanması, cerrahi için anestezinin uygulanması, ameliyat bittiği anda anestezinin sonlandırılması ve eski fonksiyonlarını kazanana kadar hastanın tedavisi ve bakımının yapılmasına perioperatif bakım denir. Perioperatif bakımın amacı, cerrahi müdahalenin hasta için en güvenli halde, en az riskle ve operasyondan yüksek yarar sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesidir. Bu nedenle ameliyat öncesi hasta hazırlığının hastayı koruyucu önemi vardır, hangi anestezi yöntemleriyle en güvenilir alanda kalınacağına ameliyat öncesi dönemde karar verilir. Bu yüzden anestezi uzmanı, tıp literatüründeki yeni tanımlamada ameliyat dönemi (perioperatif) bakım uzmanı olarak da tanımlanır.

Ameliyat öncesinde sorgulanması gereken konular:

• Daha önce geçirilen ameliyatlar
• Sigara ve alkol kullanımı
• Alerjik öyküsü
• Daha önceki anestezi tecrübesi
• Ailesel anestezi öyküleri
• Kronik hastalıklar
• Kullanılan ilaçlar

Hastalar Doğru Bilgi Aktarmalı

“İster genel anestezi, isterse de bölgesel anestezi uygulanacak olsun, hastalardan en az 6 saat süre ile aç kalmaları, her hangi bir yiyecek/içecek almamaları istenir. Doktor tarafından kesilmediği sürece düzenli kullandıkları ilaçları çok az miktarda su ile almalarına genellikle izin verilir. Anestezi uygulanan hastalar doktorları izin verinceye kadar ağızdan gıda ya da içecek almamalı, 24 saat boyunca motorlu taşıt kullanmamalı, kıymetli evrak imzalamamalıdırlar. Şeker hastalığı, tiroit bezi hastalıkları, akciğer hastalıkları, alerjik hastalar, uykuda solunum durması, obezite, kas hastalıkları, böbrek ve karaciğer hastalıkları, nörolojik hastalıklar, yaşlı hastalar, kanser hastaları, psikiyatrik hastalıkları olanlar, erken doğanlar ve yeni doğan dönemindeki ilk 28 günlük bebekler.”

“Narkozu kaldıramadı” inanışı tarihe karışıyor!

Ameliyatlar yaklaşık 170 yıldır anestezi ile yapılmaktadır diye belirten TARD Başkanı Prof. Dr. Hülya Bilgin: “Ameliyat tekniklerinin gelişmesi anesteziyolojideki gelişmeler ile mümkün olmuştur.  Günümüzde artık ilaç dozları o kadar iyi hesaplanabilir ve hastanın ihtiyacına göre ayarlanabilir duruma gelmiştir ki eskiden, yanlış da olsa “narkoz fazla geldi”, “narkozu kaldıramadı” olarak tanımlanan durumların oluşması neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Hastanın yaşamsal fonksiyonlarının izlendiği ileri teknoloji ürünü monitörler ve anestezi cihazları ile uzay üssüne benzeyen modern ameliyathanelerde, güvenli anestezi uygulamaları mümkün olmaktadır.” diye belirtti.

Anestezideki gelişmeler sonucunda, anesteziye bağlı ölümcül sonuçlar çok azaldı

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Remzi İşçimen, teknolojideki gelişmeler sayesinde yaşlılara uygulanan özel anestezi uygulamalarının riskleri azalttığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Yaşlılığa bağlı organ fonksiyonlarında azalma, yapısal değişiklikler, kronikleşen hastalıklar (şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalıkları) ve çoklu ilaç kullanımlarının artışı sonucunda bu kişilerin anestezi almaları gerektiğinde kaygılar, anesteziyi kaldırıp kaldıramayacağı gibi sorular ortaya çıkarmaktadır. Oysa, anestezideki gelişmeler sonucunda, anesteziye bağlı ölümcül sonuçlar çok azalmıştır. 1999-2005 yılları arasında yapılan bir araştırmada cerrahi operasyon geçiren 106 milyon hastada anesteziye bağlı ölümler milyonda 8 iken, 85 yaşındakilerde milyonda 20 civarında bir ölüm oranı olduğu ortaya çıkmıştır. Riski minimuma indirmek için anestezi alması gereken yaşlı hastalar ameliyat öncesi dönemde detaylı tetkik ve muayene edilmeli, anestezi uygulanması sırasında iyi takip edilmeli ve operasyon sonrası ağrı giderilmelidir. Şuur değişikliklerinin önlenmesi ve sıklığının azaltılmasında ilaç tedavisi dışında tedbirler de alınmalıdır. Bunlar arasında zihinsel uyarı, gözlük ve işitme cihazları kullananların kullanmalarının ertelenmemesi, operasyon sonrası erken hareket ettirilmeleri, sıvı ve beslenmelerinin düzenlenmesi önemlidir.”

Anestezistler arasında intihar oranları çok yüksek

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Kurtipek, anestezistlerin sürekli kapalı ortamda ve güneş ışığından uzak çalışmaları nedeniyle çeşitli sorunlar yaşadıklarına dikkat çekti. “Ameliyathane alanlarının genelde sağlık kurumlarının zemin altı katlarında olması sonucu çalışma ve dinlenme alanları gün ışığından uzak ve kapalı bir ortam olmaktadır. Anestezi çalışanları böylesi bir ortamda uzun ve yorucu bir çalışmanın yanı sıra anestezik gazlar, radyasyon, uygun olmayan ergonomik şartlar, yetersiz havalandırma ve gürültü ile çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Ağır ve uygun olmayan çalışma şartları anestezi çalışanlarında anksiyete, stres, travma, tükenmişlik, depresyon, güven kaybı, mesleki doyumsuzluk ve madde kullanımı gibi sorunların giderek yüksek oranda görülmesine yol açmaktadır. Güneş ışığından uzak ve sürekli kapalı alanda çalışmak depresyonu tetikleyebilmekte ve bazı vakalarda intihara kadar sürüklemektedir. Anestezistlerin toplumda hak ettiği değeri ve saygıyı görmemesi ve genelde düşük ücretler alması da mesleki tatmin seviyesini düşürmekte ve bu da depresyon eğilimini artırmaktadır.”

Hayata El Ver ile herkesin ani kalp durmasına müdahale etmeyi öğrenmesi hedefleniyor

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bahar Kuvaki Balkan, Sağlık Bakanlığı ve Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği, Resüsitasyon Derneği ve çeşitli üniversitelerin işbirliğinde hayata geçirilen Hayata El Ver projesinde gelinen aşamayı özetledi. “Bu projeyle kısa vadede toplumda “ani kalp durması” konusunda farkındalık ve bilinç oluşturmayı ve uzun vadede ani kalp durmasına bağlı ölüm oranlarının azaltılmasına destek olmayı hedefledik. Bu proje kapsamında amacımız, toplumun her kesimine “ani kalp durması” vakası ile karşılaştıklarında yapılması gerekenleri öğretmek, mümkün olduğunca çok kişiye “temel yaşam desteğini” ana hatlarıyla anlatmak ve ilk yardım eğitimi almaları konusunda teşvik etmektir. Bu yıl ise Avrupa Resüsitasyon Konseyi’nin de önerdiği gibi okullarda bu eğitimin yapılmasına öncelik verilmektedir. Çocuklar Hayata El Veriyor kapsamında İzmir, Mersin ve Adana olmak üzere 3 ildeki okullarda bu proje uygulanmaya başladı. Ayrıca bu yıl 16 Ekim’de Avrupa Resüsitasyon Konseyi’nin “Restart a Heart Day” kampanyası kapsamında İzmir’de Hayata El Ver etkinliği düzenlendi. Hedefimiz, Türkiye’de ilköğretimde bunun uygulanması ve çocukların küçük yaşta bu projeyle tanışması.”

26 EKİM 2016
Copyright © populersaglikdergisi.com