|
|
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, İmmüno-Onkolojik tedavilerin ön plana çıktığı 19.Yıllık ESMO kongresinde sunulan Nivolumab etken maddeli ilacın sağ kalım ve yaşam kalitesini önemli ölçüde arttırdığını ifade etti. Doç. Dr. Şendur;'' 2016 yılındaki yeni gelişmeler ışığında hastalarımıza İmmuno-Onkoloji tedavi seçeneklerini sunabilmek onkoloji gibi hızla değişen dinamiklerin olduğu bir alanda, tıbbi onkologlar olarak bizleri heyecanlandırmaktadır. Yaşam süresinde uzama ve yan etkilerin az olması kaliteli bir yaşam olanağı sağlamaktadır’’ dedi.
Doç. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur, İmmüno-Onkolojik tedaviler hakkında bilgiler verdi, Nivolumab çalışması ve sonuçlarını yorumladı.
|
İMMÜNO-ONKOLOJİ KANSER İLE MÜCADELEDE UMUT OLUYOR
Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, radyasyon, kemoterapi ve hedefli tedaviler bugüne kadar tedavinin temelini oluşturmuştur. Ancak lokal olarak ilerlemiş veya ileri evre kanserlerde bu yöntemler ile uzun dönemli sağkalım ve pozitif bir yaşam kalitesi sağlanmasına rağmen, hastaların büyük çoğunluğunda yeni tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu karşılanmayan tıbbi ihtiyaç nedeniyle, temel mekanizması kanserle savaşmak üzere vücudun immün sistemi ile doğrudan çalışmayı hedefleyen ve İmmüno-Onkoloji olarak adlandırılan yenilikçi bir kanser tedavi yaklaşımı günümüzde kanser ile mücadelede ciddi bir umut olmaya başlamıştır.
|
|
DAHA FAZLA SAĞKALIM, DAHA DÜŞÜK VE KONTROL EDİLEBİLİR YAN ETKİLER GÖRÜLÜYOR
Son 2 yıldır bilim dünyasının büyük ilgisini çeken kanser tedavisinde İmmüno-Onkolojik tedavi yaklaşımında kişinin bağışıklık sistemini hedef alan ilaçlar bu kongrede de ön plana çıkmıştır. Bunlardan, etkin maddesi Nivolumab olan ilacın kongrenin ana oturumunda farklı kanser türlerinin tedavisinde sağ kalımı uzattığı ve yaşam kalitesini arttırdığını gösteren çalışmalar sunulmuştur. Yassı hücreli ve yassı hücreli olmayan Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri hastalarını kapsayan 2 yıllık iki farklı Faz 3 çalışmasında, Nivolumab ile mevcut kemoterapi tedavisine kıyasla sağlık durumu, yaşam kalitesi ve genel sağkalımda olumlu sonuçlar alınmıştır.
|
Halen en uzun dönemli hasta takibi olan bu çalışmalarda, kemoterapi ile tedavi edilenlere göre 3 kat daha fazla sağkalım elde edildiği ispatlanmıştır. Bu çalışmalar, hastalarda Nivolumab ile kemoterapiye kıyasla daha düşük oranda ve kontrol edilebilir yan etkiler görüldüğüne işaret etmektedir.
İLERİ EVRE MESANE KANSERİ TEDAVİSİNDE HIZLI VE KALICI YANITLAR ELDE EDİLİYOR
Mesane kanserinin yaygın görülen bir tipi olan ürotelyal karsinom, olguların yaklaşık %90'ını oluşturmaktadır. Mesane kanseri olgularının çoğu erken dönemde tanı almakta, ancak hastaların yaklaşık %78'inde beş yıl içinde nüks gelişmektedir. CheckMate-275 çalışması metastatik veya rezekte edilemeyen ürotelyal kanser bulunan ve platin bazlı bir ilaçla tedavi sonrasında progresyon veya rekürrens görülen hastalarda Nivolumab’ın güvenlilik ve etkililiğinin değerlendirildiği bir Faz 2 klinik çalışmadır. Çalışmaya alınan hastalar PD-L1 ekspresyonuna bakılmaksızın çalışmaya dahil edilmiş olup, Doğrulanmış Yanıt Oranı (ORR ) tüm hastalar için %19,6 olarak bulunmuştur. PD-L1 ekspresyonu bulunan ve bulunmayan hastalarda dahil olmak üzere, Nivolumab alan ve tedaviye yanıt veren hastalarda hızlı ve kalıcı yanıtlar elde edildiği görülmüştür. Bu bulgular Nivolumab’ın bu tip ileri evre mesane kanserine yönelik bir tedavi olarak potansiyeli hakkında bizlere yeni bilgiler sunuyor.
BÖBREK KANSERİ TÜRÜ RENAL HÜCRELİ KARSİNOM’DA BELİRGİN OLARAK SAĞKALIM ARTIRIYOR
Renal hücreli karsinom (RHK) yetişkinlerde en sık görülen böbrek kanseri türü olup, her yıl dünya genelinde 100.000'den fazla ölüme neden olmaktadır. Berrak hücreli RHK, en yaygın görülen tipidir ve tüm olguların %80 ila %90'ını oluşturmaktadır. RHK erkeklerde kadınlara kıyasla yaklaşık iki kat daha sık görülmekte ve en yüksek RHK oranları Kuzey Amerika ile Avrupa'da gözlenmektedir. Global olarak, ileri evre böbrek kanseri tanısı alanlar için beş yıllık sağkalım oran %12'dir.Randomize faz 3 Checmate 025 çalışmasında daha önce tirozin kinaz inhibitörleri altında ilerleme gösteren metastatik RHK hastalarında Nivolumab’ın belirgin olarak sağkalımı iyileştirdiği 18. Avrupa Kanser kongresinde de gösterilmişti. Bu yıl da CheckMate-016 çalışması açıklandı. Bu çalışma metastatik RHK tanısı olup önceden tedavi almış ve tedavi almamış hastalarda ipilimumab, sunitinib veya pazopanib ile kombinasyon halinde uygulanan Nivolumab ile ilgili çok merkezli ve açık etiketli bir Faz 1 çalışmadır. On ikinci aydaki genel sağkalım oranı Nivolumab (3mg/kg) artı İpilimumab (1 mg/kg) kolunda ve Nivolumab (1 mg/kg) artı İpilimumab (3 mg/kg) kolunda sırasıyla %81 ve %85 olarak kaydedilmiş, bu oranların 24. ayda sırasıyla %67 ve %70 olduğu görülmüştür.
|
|
BAŞ VE BOYUN KANSERLERİ TEDAVİSİNDE DE ETKİLİ SONUÇLAR VAR
Baş ve boyun kanserleri olarak bilinen kanserler genellikle ağız içi, burun ve boğaz gibi baş ve boyun içindeki nemli muköz yüzeyleri döşeyen skuamöz hücrelerden başlar. Her yıl tahminen 400.000-600.000yeni olgunun görüldüğü ve yılda 223.000-300.000 ölüme neden olan baş ve boyun kanseri, dünya genelindeki en yaygın yedinci kanserdir. IV. evre metastatik hastalık için bildirilen beş yıllık sağkalım oranı %4'ün altındadır. Risk faktörleri arasında tütün kullanımı ve alkol tüketimi yer almaktadır. Ayrıca İnsan Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonu da olguların hızla artmasına yol açan bir risk faktörüdür.
|
ÇALIŞMA SONUÇLARINA GÖRE SEMPTOMLARDA STABİLİZASYON SAĞLIYOR
Metastatik skuamöz hücreli baş ve boyun karsinomu tanılı hastalarda platin tedavisinden sonra araştırmacının seçtiği tedaviye (metotreksat, dosetaksel veya setuksimab) kıyasla Nivolumab’ın değerlendirildiği diğer bir Faz 3 çalışmasında hasta tarafından bildirilen yaşam kalitesi verileri açıklandı.
Üç farklı değerlendirme aracı ile elde edilen sonuç değerlendirmeleri Nivolumab’ın hastaların semptomları ile fiziksel, rol ve sosyal fonksiyonlar dahil olmak üzere fonksiyonları bakımından stabilizasyon sağladığını göstermiştir. Araştırmacının seçtiği tedaviyi alan hastalarda hasta tarafından bildirilen sonuçların 15. haftada Nivolumab’a kıyasla başlangıca göre istatistiksel olarak anlamlı ve klinik açıdan önemli şekilde kötüleştiği görülmüştür. Ayrıca, Nivolumab ölçülen en fonksiyonel alanlarda kötüleşmeye kadar geçen sürenin iki kattan fazla uzamasını sağlamış ve yorgunluk, dispne ve uykusuzluk semptomlarında kötüleşmeye kadar süreyi araştırmacının seçtiği tedaviye kıyasla anlamlı derecede uzatmıştır.
QLQ-H&N35 anketine verilen yanıtlar Nivolumab tedavisi alan hastalarda hasta tarafından bildirilen sonuçların başlangıca göre stabil olduğunu, araştırmacının seçtiği tedaviyi alanlarda ise ağrı, duyusal sorunlar ve sosyal temas sorunları bakımından anlamlı ve klinik açıdan önemli kötüleşme kaydedildiğini göstermiştir. Araştırmacının seçtiği tedaviye kıyasla Nivolumab ile klinik açıdan kötüleşme ağrı bakımından %74, duyusal sorunlar bakımından %62 ve ağzı açma sorunları bakımından %51 oranında azalmıştır. |