TÜRKİYE’DE 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİNE YAKALANIYOR
Prof. Dr. Sağlam, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye'de her 8 kadından 1'ini etkileyen meme kanserinin, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadınlar arasında en sık görülen kanser türleri arasında yer aldığını belirtiyor. 40 yaşından itibaren her kadının hiçbir şikayeti olmasa bile tarama amaçlı mamografi yaptırmasının önemine işaret ederek, mamografide ele gelen kitleler yanında, ele gelmeyen kanserleşmenin çok erken evresindeki lezyonların da saptanabildiğini anlattı.
|
“AİLESİNDE KANSER ÖYKÜSÜ OLANLAR 40 YAŞINA KADAR BEKLEMEMELİ”
Meme kanserinde önemli olan östrojene maruz kalınan süre. Yani erken adet görmek, geç menopoza girmek. 30 yaşından önce doğurmak iyi bir faktör, emzirmek sağlık açısından olumlu. Emzirme konusunda bilinçlenmek gerekir. Yağlı beslenme ve hazır gıdalarla beslenmeden uzak durmak gerekiyor. Egzersiz hayatımızda devamlı olmalı. Ailesinde kanser öyküsü olan kişiler 40 yaş öncesi muayenelerini yaptırmalı. 40 yaşına gelen her kadın 3 ve 6 aylık periyotla mamografi çektirmeli. Evde aylık muayeneler yapılmalı. |
RADYOTERAPİ MEME KANSERİNDE HASTALIĞIN YAYILMASINI ENGELLİYOR
Radyasyon onkolojisindeki gelişmeler sonrasında artık 3-4 boyutlu tedaviler ile cildi koruyabiliyoruz. Cilt yanıkları olmadan tedavi mümkün olmaktadır. Radyoterapi sonrası da hastalığın lokal kontrolü yüzde 90'ların üzerine çıkmaktadır. Radyoterapi aynı zamanda hastalığın başka organlara yayılmasını da önlemektedir. Radyasyon tedavisine cerrahi sonrası yara iyileşmesini takiben başlanabilir, bu genelde 4 haftalık bir süreyi ifade etmektedir. Ancak meme tümörlerinin tedavisinde diğer önemli ek tedavi olan kemoterapi ile radyoterapinin sırasının doğru belirlenmesi çok önemlidir.
Hastaya eğer kemoterapi uygulanması gerekiyorsa önce 4, 6 veya 8 kür olarak kemoterapi uygulanır ve sonrasında radyoterapi uygulamasına başlanır. Kemoterapi uygulanmayacak ise, cerrahi girişim sonrası yara iyileşmesini takiben radyasyon tedavisine başlanabilir. Meme kanserinin tedavisinde sıklıkla uygulanan hormonoterapi ise genelikle radyasyon tedavisi ile birlikte uygulanabilmektedir. Günümüzde pek çok deneyimli merkezde yapılan stereotaktik radyoterapi, radyoterapi ile tedavide önemli bir kapı açmıştır.
RADYASYONA BAĞLI GELİŞEN YAN ETKİLER
Erken yan etkiler tedavi sırasında genelde ikinci haftadan sonra ortaya çıkan ve tedavi bitiminden sonraki 2 hafta içinde azalarak iyileşen, lokal enflamasyona bağlı gelişen yan etkilerdir. Bunlar genelde cilt yan etkileridir. Geç yan etkiler ise tedavi bittikten 6-9 ay sonra ortaya çıkan, genelde yumuşak dokuda fibrosiz ve damar duvarında kalınlaşmaya bağlı olarak ortaya çıkan yan etkilerdir. Meme cildinde ödem, sertleşme (fibrosiz), kol ödemi, kolda hareket kısıtlılığı, kola giden sinirlerde hasarlanma, akciğerde fibrosiz, radyasyon pnömonisi, kalp zarında (perikart) sıvı toplanması, kalbi besleyen sol koroner damarda tıkanmaya bağlı miyokart enfarktüsü ortaya çıkabilir.
SİGARA, DİYABET GİBİ FAKTÖRLERLE DE YAN ETKİLER OLUŞABİLİR
Radyasyona bağlı gelişen akciğer yan etkileri, akciğer dokusunun kabalaşması, nedbe dokusuna dönüşmesi sonucu ortaya çıkıyor. Geç etkiler içinde en ciddi olanı sol meme tedavilerinde sıklığı artan miyokart enfarktüsüdür. Özellikle eski tekniklerle tedavi edilen hastalarda ortaya çıkma riski yüksektir. Radyasyona bağlı olarak gelişen geç etkilerin sıklığı ve derecesi kemoterapi ile artış göstermektedir. Ayrıca hastaya bağlı faktörler, diyabet, sigara içiciliği, var olan kalp damar hastalıkları yan etki sıklığını arttırmaktadır.
YENİ TEKNOLOJİLER YAN ETKİLERİ AZALTIYOR
Günümüzde kullanılan yeni teknolojiler (3-BKRT, IMRT) ile kalp ve akciğer dozlarında belirgin derecede azalma sağlanmıştır. Bu teknikler solunum ayarlı RT ve görüntü rehberliğinde RT ile birleştirilince normal doku dozlarındaki azalma daha da belirgin hale gelmektedir. Normal dokuların daha iyi korunması ile geç yan etkilerde belirgin azalma sağlanmakta, hastalarda mükemmel kozmetik sonuç ile uzun sağkalım elde edilmektedir.